Tevbe-i nasuh, insanın hem zâhirî, hem de bâtınî olarak tevbe etmesidir. Gizli ve aşikâr, sahibi üzerinde günahların iz ve tesirlerinden bir iz ve leke kalmamasıdır. Tevbe-i nasuh yapmak kime nasip olursa dünya ve ahirette bahtiyar olur.
Allah-u Zülcelâl tevbe-i nasuh hakkında şöyle buyurmuştur:
"Ey iman edenler! Tam doğru ve temiz (bir) kalple sahih bir tevbe ile (bir daha günaha dönmemek şartıyla) Allah'a tevbe edin. Böyle yaptığınız takdirde olur ki, Rabb'iniz günahlarınızı örter. Sizi, altından ırmaklar akan cennetlerine kor..." (Tahrim;
İşte bu öyle bir tevbedir ki, insanı günahına rağmen cennete sevkeder. Nasuh tevbesi ile tevbekâr olan kimsede ne açık, ne de gizli günahtan eser kalmaz. Samimi bir şekilde tevbe eden hep Hakk ile meşgul olduğu için nasıl akşamladığına ve sabahladığına aldırış etmez.
Allah-u Zülcelal bir ayet-i kerimede: “... Tevbe eden, inanan ve yararlı iş yapan, sonra doğru yola giden kimseyi bağışlarım” (Taha; 82) buyurmuştur